Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Amerika ve batılı müttefiklerinin son on yılda 8 trilyon dolar harcayarak kurmaya çalıştıkları “Yeni Ortadoğu” düzeni, adım adım dağılmaya başladı. “İbrahim Anlaşmaları”, “Yüzyılın Anlaşması” ve önleyici askerî planlar, artık bölge halkları üzerinde stratejik ve manevi etki yaratamıyor. Yerine ise direniş, bağımsızlık, adalet ve halk gücüne dayalı yeni bir düzen doğuyor. Bu yeni modelin ilham kaynağı olarak İran ön plana çıkıyor.
Bu sürecin temelini, ABD planının başarısızlığı oluşturuyor. İran İslam Devrimi Lideri’nin 24 Kasım 2019’da İslami Vahdet Konferansı konuklarına söylediği “Yeni bir Ortadoğu oluşacaksa, bu Amerikan ya da Siyonist değil, İslami bir Ortadoğu olacaktır; bu Ortadoğu da siyonist rejimin ortadan kalkmasıyla şekillenecektir” ifadesi, bugün gerçekleşme aşamasına geliyor.
“Yüzyılın Anlaşması” ve “İbrahim Anlaşmaları”, Arap ülkeleriyle İsrail arasındaki normalleşmeyi ve Tel Aviv merkezli bir güvenlik düzeni oluşturmayı hedefliyordu. Ancak bu projeler, halk direnişleri ve direniş gruplarının caydırıcı gücüyle karşılaştı. Bazı ülkelerde normalleşme sürse de bu anlaşmaların iç meşruiyeti ve stratejik etkisi ciddi biçimde sorgulanıyor. İran’ı izole etmeyi ve direnişin nüfuzunu azaltmayı amaçlayan Amerikan projeleri hem maliyetli hem de sonuçsuz kaldı.
Yeni oluşan güç ve düzen mimarisinde şu unsurlar dikkat çekiyor:
– Hizbullah, Ensarullah, Hamas, Haşdi Şabi gibi grupların oluşturduğu Direniş Ekseni hem askerî hem siyasi ve ekonomik düzeyde kalıcı bir ağ haline geldi.
– ABD’nin bölgesel hegemoniyası zayıflıyor, batılı projeler arka arkaya başarısız oluyor.
– İran merkezli çok kutuplu bölgesel diplomasi güçleniyor.
– Direnç ekonomisi modeliyle Doğu ve Kuzeydoğu ülkeleriyle yeni ticaret güzergâhları kuruluyor.
– İsrail’in riskli oyun stratejisi çökerken adalet ve maneviyete dayalı direniş söylemi yayılıyor.
Buna rağmen yeni düzenin önünde zorluklar da var: Batı-Siyonist ittifakın güvenlik baskıları, İran’ın bağımsız bölgesel kurumlar inşasında yaşadığı eksikler, iç siyasi farklılıklar, ekonomik yaptırımlar, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin rekabeti ve İran’ın uluslararası medya savaşında zayıf görünmesi bu süreci zorlaştırıyor.
İran’ın önerdiği direniş merkezli strateji, “Direniş İşbirliği Meclisi”, “Anti-Emperyalist Medya Birliği” veya “Batı Asya Stratejik Düşünce Merkezi” gibi yapılarla kurumsal bir zemine oturmayı amaçlıyor. Çok katmanlı caydırıcılık, halk desteğine dayanan sosyal güç, medya anlatısını güçlendirme, İslam ülkeleriyle aktif diplomasi ve bölgesel ekonomi modelleri bu stratejinin temel taşları arasında yer alıyor.
yorumunuz